Menfi Tespit Davası Nedir?
439 Görüntüleme
13 Şubat 2025, 13:59
- Menfi tespit davası
Alacaklının mevcut bulunduğu iddia ettiği bir hukuki ilişkinin var olmadığının tespiti için açılan davaya menfi tespit davası denir[1]. İİK'nun 72. maddesine göre " Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. " Menfi tespit davası, İİK 89/3 hariç olmak üzere herhangi bir süreye bağlı değildir[2]. Ancak borçlunun hakkında icra takibi başlamadan önce menfi tespit davası açabilmesi, borçlunun borçlu olmadığının hemen tespitinde hukuki yararının bulunmasına bağlıdır[3].
A-) Genel Olarak
Alacaklının, borçlunun gününden önce ödediği senedi tahsil için bankaya vermesi halinde, Borçlu; "tahsile verilen senetteki borcu ödemiş olduğunu" belirterek ya da “kumar/bahis borcu olarak düzenlediğini bildirdiği senet hakkında” olumsuz tespit davası açabileceği gibi[4]; borç senedinin ayırt etme gücü yokluğu, hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek de menfi tespit davası açabilir[5].
Menfi tespit davasının irade bozukluklarından birine dayanması halinde TBK m. 39'a göre bir yılık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir[6] [7]. Ancak borçlu, borç senedinin veya borç doğuran sözleşmenin irade bozukluğu sebebiyle geçersiz olduğunu bir yıl içinde alacaklıya bildirmiş ise menfi tespit davasını aynı bir yıl içinde açmak zorunda değildir[8].
İcra mahkemesinde borcunu ödediğini İİK m.71/1'de yazılı belgelerle[9] ispat edemeyen borçlu da borcu ödemiş olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir [10].
Borçlu takip konusu senedin hatır senedi olduğunu ve bu nedenle borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir[11].
Borçlu, borçlu olmadığının tespiti için açtığı davayı menfi tespit davası olarak nitelendirmemiş olsa dahi, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayan mahkeme, davanın menfi tespit davası olduğunu kendiliğinden belirleyecektir[12] [13].
Burada üzerinde durulması bir diğer husus da menfi tespit davasının senedin sahte olduğu iddiasına dayanması halidir. Davacının senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını senedin sahte olarak tanzim edildiğini, senetteki vade/tanzim tarihinde, alacak miktarını yazı ile veya sayı ile belirten kısımda tahrifat yapılmış olduğunu[14] iddia ederek menfi tespit davası açması halinde, davanın icra takibine etkisini mülga HMUK ve HMK bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Yürürlükten kalkmış olan HUMK’un 317. maddesi[15] uyarınca sahteliği ileri sürülen senet hakkında bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin tanık olarak dinlenmesine karar verildiğinde icra takibi bu aşamada kendiliğinden duruyordu. Ancak HMK'nın 209. maddesine[16] göre adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamayacaktır.
İİK.’nun 72/2 maddesine göre[17] icra takibinden ö n c e menfi tespit davasına bakan mahkemenin talep halinde ve teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceği tartışmasızdır.
Mülga HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde, menfi tespit davalarında borçlunun Cumhuriyet Başsavcılığına şikayeti üzerine takip alacaklısı hakkında sahte senet düzenlemekten dolayı ceza davası açılması halinde, bu ceza davasının icra takibini kendiliğinden durduracağı kabul edilmekteydi[18]. Yargıtay kararları da bu yöndeydi[19].Ancak HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden itibaren sahtecilik iddiasına dayanan menfi tespit davaları bakımından İİK'nun 72. maddesinin mi yoksa HMK'nın 209. maddesinin mi uygulanacağı hususunda doktrinde görüş birliği bulunmamaktadır.
Doktrinde bir görüşe göre[20] [21], borçlunun alacaklının takip konusu yaptığı senedin sahte oluğunun tespiti için açtığı dava menfi tespit davası olduğundan, icra takibine etkisi HMK m. 209/1 hükmüne değil, İİK m. 72 hükmüne tabidir. İİK hükümlerinin HMK hükümlerine kıyasla özel nitelikte olması sebebiyle adi bir senetteki imzanın sahte olduğu iddiasına dayanan menfi tespit davasında, icra takibi İİK m. 72 hükmüne göre verilecek bir ihtiyati tedbir kararı ile durdurulabilir. Sahtelik davası icra takibini kendiliğinden durdurmaz.
Bir diğer görüşe göre ise[22], HMK m. 209/1 hükmü İİK m. 72 karşısında özel nitelikte olup, sahtelik davası açılması ya da veya sahtelik iddiasında bulunulması durumunda İİK. m. 72 değil, HMK 209/1 hükmü uygulanmalıdır. Sahtelik iddiasının söz konusu olduğu durum, kanun koyucu tarafından ayrılarak HMK’da özel olarak düzenlenmiştir. HMK 209/1 de ifade olunan şekliyle " o senet herhangi bir işleme esas alınamaz." hükmünün kapsamına icra işlemleri de girdiğinden ihtiyati tedbir kararına gerek kalmaksızın takip kendiliğinden dur malıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi de ilk görüşü benimsemiş görünmektedir[23]. Ancak Daire, kambiyo senetlerinde imzaya itiraz ve diğer itirazlar şeklinde bir ayrım yaparak, imzaya itirazın İİK'da özel olarak düzenlendiği, bu sebeple itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması zorunlu olduğu ve bu durumda imzanın inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan HMK'nın 209/1 maddesinin uygulanamayacağı, fakat sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda ise İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından, HMK' nın 209/1 maddesinin amir hükmü gereği icra takibinin olduğu yerde duracağı ve bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesinin gerekmediği görüşündedir. Kanaatimizce, burada üzerinde durulması gereken bir diğer husus da sahtelik iddiasının icra takibinden sonra ileri sürülebilmesidir. Borçlunun senedin sahte olduğunu icra takibi olmadan öğrenmesinin mümkün olmadığı gözden kaçırılmamalıdır.
B-) Hukuki Yarar
Tüm hukuk davalarında olduğu gibi menfi tespit davalarında da hukuki yarar dava şartı olup, davacı-borçlunun bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerekir[24] [25] [26].
Gerçekte olmayan bir borç ile tehdit edilen bir kimsenin, henüz aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunmasa bile, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır[27].
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, itiraz takibi durdurmayacağından elinde İİK 169a,I'de yazılı resmi bir belge bulunmayan borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır[28].
Doktrinde hakim görüşe göre, alacaklının elinde İİK m. 68'de yazılı nitelikte bir belge yoksa borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur[29] . Çünkü borçlu kendisine karşı yapılacak ilamsız takipte ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurabilir. Elinde İİK m. 68'de yazılı nitelikte bir belge olmayan alacaklı böyle bir durumda itirazın iptali davası açmak zorunda kalacaktır. Ancak Yargıtay aksi görüştedir. Yargıtay HGK'nun 18.01.2012 tarih, 2011/19-622 E. ve 2012/9 K. sayılı ilamında[30], " Dava, borçlu olmadığının tespiti istemidir. Davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlu hakkında cari hesaba dayanarak ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı/borçlunun süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve takibin durdurulmasına karar verildikten sonra davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması sebebiyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir.
Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı "böyle bir borcu bulunmadığının saptanması" için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Alacaklının elinde İ.İ.K.nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu sebeple de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. " denilerek, borçlunun; alacaklının elinde İİK' nun 68. maddesinde sayılan belgelerin bulunmaması ve ilamsız takipte ödeme emrine karşı itiraz etmek yoluyla takibi durdurabilmesi imkanı olduğu, hatta ilamsız icra takibini borca itiraz ederek durdurduğu halde, menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu açıkça ifade olunmuştur.
Hukuki yarar dava şartlarından olduğundan mahkemece re'sen nazara alınacağı gibi[31] [32] taraflarca da her zaman ileri sürülebilir[33] [34].
C-) İcra Takibine Etkisi
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası borçlu hakkında başlayacak olan icra takibini kendiliğinden durdurmaz[35]. Ancak mahkemece alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir[36]. Menfi tespit davasına bakan mahkeme her halde ihtiyati tedbir kararı vermek zorunda değildir[37] [38]. Borçlunun kötü niyetle takibi geciktirmek amacıyla menfi tespit davasını açtığının anlaşıldığı hallerde, davaya bakan mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmeyebilir[39] [40]. Menfi tespit davasına bakan mahkemenin teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verip vermemekte takdir yetkisi mevcuttur[41]. Mahkeme menfi tespit davasının haksız olduğu kanısında ise ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verir[42]. Borçlu ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı kanun yoluna başvurabilir[43].
- Menfi Tespit Davasında Yargılama Usulü
İcra iflas hukukundaki menfi tespit davası gerek maddi gerekse usul hukuku bakımından genel hükümlere tabidir[44].
A-) Taraflar
Ödemek zorunda olmadığı bir borç nedeniyle tehdit altında bulunan borçlu tarafından kendisini böyle borç ile tehdit eden alacaklı veya onun külli veya cüzi halefleri aleyhine açılır[45].
B-) Görevli Mahkeme
Menfi tespit davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir[46] [47]. Ancak ticari dava niteliğinde olan menfi tespit davaları asliye ticaret mahkemelerinin görevine girer[48]. Görev kuralları kamu düzeninden[49] olduğundan mahkemece re'sen incelenir[50].
Menfi tespit davasının konusu özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, menfi tespit davası da özel mahkemede görülür[51].
C-) Yetkili Mahkeme
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında yetkili mahkeme HMK m. 6 ve devamındaki hükümlere göre belirlenir[52] [53] . Buna göre yetkili mahkeme davalı alacaklının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir[54] [55].
Menfi tespit davasındaki yetki kuralları kamu düzenine ilişkin olmadığından[56] menfi tespit davasına bakan mahkeme re'sen yetkisizlik kararı veremez[57]. İİK m. 72/8' deki yetki kuralları[58] HMK'da düzenlenen yetki kurallarını kaldırmayacağından, menfi tespit davası HMK'ya göre yetkili olan mahkemelerde de açılabilir[59].
Öte yandan; İİK m. 72/8'in icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında, henüz ortada bir icra takibi de bulunmadığından, uygulanması söz konusu olamaz[60].
D-) Davanın Açılması
Borçlu herhangi bir sebeple borçlu olmadığını bildirerek menfi tespit davası açabilir[61]. Menfi tespit davası terditli dava şeklinde[62] açılabileceği gibi kısmi dava olarak da açılabilir[63]. Ancak menfi tespit davasının terditli dava şeklinde açılması halinde, ileri sürülen vakıaların birbiri ile çelişmemesi gerekir[64].
E-) Deliller
Menfi tespit davasında deliller normal bir hukuk davasındaki gibidir[65]. Bir senede dayanmayan takip konusu borcun bulunmadığının tespitini talep ederek menfi tespit davası açılması halinde ilk ispat yükü kendisinde olan davalı alacaklı, takip tarihinden önce alacaklı olduğunu HMK m. 200[66] uyarınca senet veya kesin delillerden biri ile ispat etmek zorundadır[67]. Taraflar ancak yazılı delille ispatlanabilecek bir hususun, kendi aralarındaki uyuşmazlıkta tanıkla ispatlanabileceğine dair mahkeme önünde sözlü olarak delil sözleşmesi yapabilirler[68].
I- İspat Yükü
İspat yüküne ilişkin genel kural[69] gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir[70] [71].
a- Kural
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır [72]. Ancak bu kural, borçlunun; borcun varlığını inkar etmesi halinde geçerlidir[73]. Takip konusu alacağın hiçbir belgeye dayanmadığı haciz yoluyla takibe itiraz etmeyen borçlu, icra tehdidi altında ve haciz sırasında borcu kabul etmiş olsa bile, açılan menfi tespit davasında ispat yükü davalı alacaklıdadır[74].
b- İstisna
Borçlu; borcun varlığını kabul ettiği halde borcun herhangi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir[75] [76]. Bu nedenle davacının, borcun ödeme sebebiyle sona erdiğini[77] veya alacağın dayandığı sözleşmenin iradeyi sakatlayan hata, hile veya ikrah sebebiyle geçersiz olduğunu veya senedin bedelsiz olduğunu[78] iddia etmesi halinde ispat yükü de kendisine düşecektir[79].
- Sonuçları
Mahkeme menfi tespit davasının haksız olduğu kanaatindeyse, davanın reddine karar verir[80]. Red kararının kesinleşmesiyle alacağın mevcut olduğu maddi hukuk bakımından tespit edilmiş olur[81]. Bu nedenle borçlu kesin hükmün[82] mahiyetine aykırı ve ters düşecek şekilde ödemek zorunda kaldığı dava konusu parayı geri almak için istirdat davası açamayacağı gibi[83] sebepsiz zenginleşme davası da açamaz[84].
A-) Menfi tespit davasının reddinin sonuçları
I- İhtiyati tedbir kararının kalkması
Menfi tespit davasının açıldığı sırada icra takibi ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmuş ise, menfi tespit davasının reddi kararıyla ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar[85] [86].
İhtiyati tedbir kararının kalkması bu hususun kararda belirtilmesine bağlı olmadığı gibi kararın kesinleşmesi de gerekmez[87].
II- İcra takibine devam edilmesi
Menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kendiliğinden kalktığından, davanın reddi kararı üzerine kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmaksızın icra takibine kaldığı yerden devam edilir[88].
III-İcra mahkemesinin hükmettiği para cezasının ve asgari yüzde yirmi tazminatın tahsil edilebilir hale gelmesi
Alacaklı bir adi senede dayanarak ilamsız takip yapar ve borçlu itirazında adi senet altındaki imzayı inkar ederse alacaklı itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir[89].
Bu durumda, duruşma davetiyesine, yapılacak duruşmada borçlunun hazır bulunması gerektiği hazır bulunmaması halinde icra mahkemesince başka bir inceleme yapılmaksızın itirazın geçici kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verileceği ihtarının yazılması gerekir[90].
Böyle bir ihtarlı davetiyeyi alan borçlu buna rağmen mazerete dayanmaksızın, duruşmaya gelmezse icra mahkemesi başkaca inceleme yapmaksızın itirazın geçici kaldırılmasına ve para cezasına karar verir[91].
Borçlunun itirazın geçici kaldırılmasından sonra menfi tespit davası açmış olması halinde, icra mahkemesinin borçlu aleyhine karar verdiği para cezası[92], menfi tespit davasının reddi kararı kesinleşir ve tahsil edilebilir hale gelir[93].
Menfi tespit davası sonuçlanmadan önce, İtirazın geçici veya kesin kaldırılmasına karar vermiş ve bu nedenle borçluyu yüzde yirmi tazminata mahkum etmiş olan icra mahkemesinin hükmettiği tazminat, menfi tespit davasının reddi kararı ile kesinleşir ve tahsil edilebilir hale gelir[94].
Yargıtay da "Davacı borçlunun icra tetkik merciinden imza itirazı yerinde görülmeyerek %40 tazminata mahkum edilmiş olmasının davacının bilahare açtığı menfi tespit davasında da haksız çıkması sonucu tedbir kararı ile takibin durdurulduğu gözetilerek İİK'nun 72/4 maddesi hükmüne göre % 40 inkar tazminatına mahkum edilmesine engel teşkil etmeyeceği "[95] kanaatindedir.
Menfi tespit davasını kaybeden borçlu, alacaklıya bir yandan İİK m. 68 son fıkra[96] veya İİK 68/a son fıkra gereğince bir yandan da İİK 72/4[97] gereğince iki adet asgari yüzde yirmi tazminat ödemek zorunda kalır[98].
IV-Borçlunun tazminata mahkum edilmesi
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, borçluyu; alacaklının ihtiyati tedbir sebebiyle alacağını geç almasından doğan zararı karşılamak maksadıyla, asgari yüzde yirmi tazminata mahkum eder ( İİK m. 72/4) [99].
- a) İcra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için icra takibinin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olması gerekir[100]. Borçlunun tazminata mahkum edilebilmesi için kötü niyetli olması da şart değildir[101].
- b) Mahkemenin kendiliğinden tazminata karar verebilmesi
Menfi tespit davasında verilen haksız ihtiyati tedbir kararı sebebiyle alacağına geç kavuşan alacaklının ayrı bir dava açmasına gerek olmadığı gibi[102], zararın varlığını ve miktarını da ispat etmesi gerekmez[103]. Alacaklının talebi olmasa dahi menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme borçluyu re'sen alacağın yüzde yirmisi oranında tazminata mahkum etmekle yükümlüdür[104]. Mahkemenin re'sen karar vereceği tazminat miktarı maktu olup[105], (yüzde yirmi) fazlasına karar veremez[106].
- c) Tazminatın miktarı
Mahkemenin alacaklı lehine hükmedeceği tazminatın oranı takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz[107]. Bu nedenle davalı alacaklı yüzde yirmiye kadar olan zararını ispat etmekle yükümlü olmadığı gibi, davacı borçlu da alacaklının zararının yüzde yirmiden daha az olduğunu iddia ve ispat edemez[108].
- d) Tazminatın teminattan ödenmesi
Menfi tespit davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde alacaklı mahkemenin lehine hükmetmiş olduğu tazminatı borçlunun ihtiyati tedbir kararı alırken gösterdiği teminattan alır[109]. Maddenin açık hükmü karşısında alacaklının lehine hükmedilen tazminatı alabilmesi için menfi tespit davasının reddine dair kararın kesinleşmiş olması gerekir[110].
B-) Menfi tespit davasının kabulünün sonuçları
Mahkeme menfi tespit davasının haklı olduğu kanaatindeyse davanın kabulüne[111] ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verir[112] .
Ancak takip konusu borç senede dayalı ve senet alacaklının elinde ise mahkeme borç senedinin iptaline, dava konusu senet üçüncü kişilerin elinde ise, dava konusu senet sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verir[113].
Menfi tespit davasının kabulü kararı ile borçlunun davalıya borçlu olmadığı maddi hukuk bakımından tespit edilmiş olur[114].
Bu nedenle alacaklı kesin hükmün[115] mahiyetine aykırı ve ters düşecek şekilde borçluya alacak davası açamaz[116].
I-İcra takibinin durması
Menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanırsa icra takibi kendiliğinden derhal durur[117] [118].
İcra takibinin durması için kararın kesinleşmesi gerekmez[119].
II- İcra takibinin eski hale iadesi
Menfi tespit davasının kabulü kararının kesinleşmesi üzerine, ayrıca hükme gerek kalmaksızın icra takibi eski hale iade edilir[120] [121].
Menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanmadan önce borçlunun malları haczedilmişse, haczedilen mallar satılamaz[122].
Menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanmadan önce borçlunun malları haczedilerek satılmış ancak icra dairesi henüz alacaklıya ödeme yapmamışsa bu para alacaklıya değil borçluya ödenir[123].
III- İcra mahkemesinin hükmettiği para cezasının ve asgari yüzde yirmi tazminatın kalkması
Borçlunun itirazın geçici kaldırılmasından sonra menfi tespit davası açmış olması halinde, icra mahkemesinin borçlu aleyhine karar verdiği para cezası[124] kendiliğinden kalkar[125] [126].
Menfi tespit davası sonuçlanmadan önce, İtirazın geçici veya kesin kaldırılmasına karar vermiş ve bu nedenle borçluyu yüzde yirmi tazminata mahkum etmiş olan icra mahkemesinin hükmettiği tazminat[127] (İİK m. 68 son fıkra veya İİK 68/a son fıkra[128]) kendiliğinden kalkar[129].
IV- Alacaklının tazminata mahkum edilmesi
Menfi tespit davasının icra takibinden önce açılmış olması halinde, borçlu alacaklının daha sonradan bir icra takibi başlatıp başlatmayacağını ve tazminat talebi için gerekli şartların oluşup oluşmayacağını bilemeyeceğinden[130], davacı borçlunun dava dilekçesinde tazminat istemesine gerek ve olanak yoktur. Bu nedenle icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında alacaklı tazminata mahkum edilemez[131]. Ancak bu durum icra takibinin menfi tespit davası sonuçlanana kadar alacaklının icra takibi yapmaması halinde geçerli olup[132], alacaklı menfi tespit davası açıldıktan sonra davacı borçlu aleyhine icra takibi başlatırsa, davacı borçlu yargılama sırasında her zaman iddianın genişletilmesi yasağına[133] tabi olmaksızın davalı alacaklının tazminata mahkum edilmesini mahkemeden talep edebilir[134].
Ancak Yargıtay aksi görüştedir. Yargıtay 19. HD. 4.12.2000 Tarih, E. 7027, K. 8384 sayılı ilamında davalı alacaklının menfi tespit davasının açılmasından sonra davacı borçluya karşı icra takibine girişmesi halinde tazminata hükmedilemeyeceğine karar vermiştir[135].
NETİCE
Borçlunun ödeme emrine itiraz etmeyi ihmal etmesi ya da herhangi bir nedenle hakkındaki icra takibinin kesinleşmesi söz konusu olabilir. Böyle bir durumda borçlu icra takibi kesinleştiği için borcu ödemek zorunda kalacaktır. Bu nedenle gerçekten borçlu olmadığını iddia eden borçluya genel hükümlere göre bunu ispat etme imkanı tanınmalıdır.
İİK'nun m. 72 'de düzenlenen menfi tespit davası, hakkında icra takibi başlatılmış veya başlatılması tehlikesi altında bulunan borçluya gerçekten borçlu olmadığını tespit ettirmek imkanı tanıyan bir davadır.
KAYNAKÇA
Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı,2. Baskı,Ankara 2013. Adalet Yayınevi.
Baki KURU, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası,Ankara 2003. Yetkin Yayınları.
Talih UYAR, 04 28, 2019 tarihinde www.e-uyar.com: http://app.e- uyar.com/karar/index/afa56c1b-34fe-4a39-bb12-2bdb927bdbad adresinden alındı
Talih UYAR, Menfi Tespit ve İstirdat Davası,2. Baskı,Ankara 2019. Bilge Yayınevi.
Talih UYAR, Alper UYAR, Cüneyt UYAR. Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları,4. Baskı,Ankara 2015. Bilge Yayınevi.
Timuçin MUŞUL. İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davaları, 2. Baskı,Ankara 2016. Adalet Yayınevi.
Yargıtay. (2011, 07 07). 05 04, 2019 tarihinde www.kararara.com: https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?p=241298 adresinden alındı
Yargıtay. (2005, 11 24). www.kararara.com. 05 2019, 06 tarihinde https://www.kararara.com/yargitay/19hd/k4283.htm adresinden alındı
Yargıtay. (2015, 06 10). www.kararara.com. 05 2019, 10 tarihinde https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?p=104970 adresinden alındı
Yargıtay. (2012, 01 18). www.kazancı.com.tr. 05 02, 2019 tarihinde http://www.kazanci.com.tr/gunluk/hgk-2011-19-622.htm adresinden alındı
Yargıtay. (2008 , 01 16). www.yargitay.gov.tr. 05 05, 2019 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ adresinden alındı
Yargıtay. (2013 , 10 01). www.yargitay.gov.tr. 05 04, 2019 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ adresinden alındı
Yargıtay. (2018, 02 15). www.yargitay.gov.tr. 05 02, 2019 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ adresinden alındı
Yargıtay. (2018, 12 11). www.yargıtay.gov.tr. 05 2019, 01 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/pf/sorgula.xhtml adresinden alındı
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] KURU, Baki : İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 11.
[2] İİK m.89/3'e göre " İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir." Hükme göre menfi tespit davası on beş günlük süre içinde açılmalıdır.
[3] UYAR, Talih : Menfi Tespit ve İstirdat Davası, 2. Baskı, Ankara 2019, s.11; KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s.352.; " İİK'nun 72. maddesi hükmüne göre; alacak tehdidi altında olan borçlunun hukuki yararı bulunmak şartı ile icra takibi söz konusu olmadan da menfi tespit davası açabileceği "(Yargıtay 6.HD. 18.12.2012 T. 10907/16882: www.e-uyar.com, Erişim Tarihi : 01.05.2019).
[5] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.13.
[6] KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.347.
[7] " Davacının davalı aleyhine İcra Hukuk Mahkemesi'nde açmış olduğu, borca itiraz davasında da davanın reddine karar verildiği, kararın 07.07.2011 tarihinde onanarak kesinleştiği, icra dosyasındaki ödeme emrinin ise 18.06.2010 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği, bu davanın ise 18.06.2015 tarihinde açıldığı, 6098 sayılı TBK'nun 39. maddesi gereğince zorla ve tehdit ile senet imzalatıldığı iddiasına dayalı menfi tespit davasının tehdidin etkisi geçtikten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi." (Yargıtay 19. HD. 11.12.2018. 1053/6477: www.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi : 01.05.2019 ).
[8] "TBK m. 39 hükmü uyarınca ikrah ile akit yapmak zorunda kalan kişi, iptal hakkını bir yıllık hak düşürücü süre içinde kullanmak zorunda olup, bu beyanın bir yıllık hak düşürücü süre dolmadan karşı tarafın hakimiyet alanına ulaşması gerekir. İptal beyanının bir şekle tabi olduğu hususunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli bir usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir.-Somut olayda davacılar, olayın meydana geldiği 2003 yılı içerisinde zorla senet imzalatıldığı iddiası ile Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunmuş, ayrıca aynı yıl içerisinde aynı nedenle icra mahkemesinden şikayet yoluyla takibin iptalini talep etmişlerdir. Bu duruda davacıların (EBK'nun 31.) TBK'nın 39. maddesinde öngörülen bir yılık süre içerisinde hiç bir şekle bağlı olmayan iptal beyanında bulunduklarını kabul etmek gerekir. Bu nedenle mahkemenin menfi tespit davasının ikrahın ortadan kalmasından itibaren bir yıllık sürede açılmadığı şeklindeki gerekçesi isabetsizdir. " ( 19. HD. 11.07.2012, 6338/11554 ) KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.348 dipnot 6/a; MUŞUL, Timuçin: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davaları, 2. Baskı, Ankara 2016, s.79.
[9] İİK 71/1'e göre " Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir."
[10] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.14.
[11] " Davacı vekili, davacı tarafından davalıya hatır için verilen bononun davalı tarafından malen kaydı konularak tedavüle sürüldüğünü ve bonoya dayanılarak müvekkili hakkında ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/338 esas sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini belirterek, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığının tespitine, takip konusu senedin iptaline, % 40 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını, her iki tarafın da tacir olduğu dikkate alındığında bu davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacının müvekkili ile aynı iş kolunda olması sebebi ile müvekkilinden bir kısım ve devamlı olarak küçük miktarlarda mal satın aldığını ve bunun karşılığında da bonoyu düzenleyerek verdiğini, dolayısı ile senedin bir hatır senedi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bedeli malen ahzolunmuştur kaydını taşıyan bononun teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğu yönünde karine bulunduğu, bu durumda kanıt yükünün davacı üzerinde olduğu, davacının iddiasını ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın ve davalı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı vekilinin temyiz dilekçesinde tahkikatta yemin deliline dayanmadıklarını açıkça belirtmiş olmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi." (Yargıtay 19. HD. 15.02.2018, 8917/696: www.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi : 01.05.2019 ).
[12] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.348.
[15] HUMK m. 317 " Sahtelik iddiası 308 inci madde ile mevaddı mütaakıbesi ahkamına tevfikan tetkik olunur. Sahteliği iddia kılınan senedin ehlihibre marifetiyle tetkik ve tatbikına ve vakayi ve hadisattan haberdar olanların istimaına karar verildiği takdirde bu kabil senedat, neticei hükme kadar bir güna muameleye esas ittihaz kılınmaz. Ancak bu senede müsteniden evvelce ittihaz edilen ihtiyati tedbirlere de halel gelmez ve ledelhace senet sahibi hukukunun muhafazası zımnında sair ihtiyati tedbirlere de tevessül edebilir"
[16] "(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir."
[17] "İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir."
[18] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.19.
[19] "… Diğer yandan; Alacaklı hakkında sahtekarlık suçundan dolayı kamu davası açılırsa ve ceza mahkemesinde senet hakkında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilirse, dava konusu senet ceza davası sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılamaz, diğer bir deyişle icra takibi kendiliğinden durur.Takip dayanağı senet hakkında, borçlunun sahtecilik iddiası ile şikayette bulunması ve alacaklı hakkında suç duyurusunda bulunması nedeniyle “sahtecilik suçundan dolayı kamu davası açılmış olması durumunda” bu davanın icra takibine etkisinin ne olacağına ilişkin yasal bir düzenleme İcra İflas Kanununda bulunmamaktadır. Bu nedenle HUMK.nun 317.maddesinin 2.cümlesinden yararlanarak soruna bir çözüm getirmek gerektiği yargısal uygulamada kabul edilmiştir.(HGK.nun 22/01/2003 gün ve 2003/12-3 E. – 2003/28K.) Bu bağlamda; ceza mahkemesinde dava açılmış ve o davada mahkemece sahteliği iddia edilen senet hakkında, bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin tanık olarak dinlenmesine karar verilmiş ise, senedin dava sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılmaması gerekir. Bu düzenleme karşısında, takibe itiraza ilişkin davanın görülmesi aşamasında ceza davası da açılmışsa, ceza davasının sonuçlanması, takibe itiraz davası yönünden "bekletici sorun" olarak kabul edilmelidir. Zira icra mahkemeleri sınırlı yetkili mahkemeler olup uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken kural olarak tanık dinlemeyeceklerinden, sahtecilik iddiasını inceleme yetkisi de genel mahkemelere göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler senetteki sahtelik iddiasını HUMK.nun 309 ve 317.maddelerinin verdiği yetki ile daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahiptir. Ayrıca, ceza davasının açılması, borçlu tarafından kişisel hak bakımından davaya müdahil olarak katılıp senedin iptali istenmedikçe hukuk davasına ve icra takibine doğrudan etkili olmayacaktır. Somut olayda, borçlu vekili, 22/09/2010 havale tarihli dilekçesinde, çekteki imzanın Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/139 E.sayılı dosyası ile yargılanmakta olan Alper Kırkpınar’a ait olduğunu belirtmiştir.Bu durumda, mahkemece, anılan ceza dosyası getirtilerek, alacaklının kamu davasında sanık olup olmadığı, borçlunun kişisel hak bakımından müdahil olup dayanak belgenin geçersizliğini o davada ileri sürüp sürmediği ve HUMK.nun 317. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edildikten sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçeyle istemin reddi doğru değildir. (HGK.nun 06/02/2002 tarih ve 2002/19-18 E - 2002/48 K. sayılı) SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 07/07/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi." (Yargıtay 12. HD. 33387/14787: www.kararara.com, Erişim Tarihi : 01.05.2019 ).
[20] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.349.
[23] "… imzaya itiraz İcra ve İflas Kanunun'da özel olarak düzenlendiğine göre anılan itiraz hakkında bu kanunun 170.maddesinin uygulanması zorunlu olduğundan, imzanın inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan 6100 Sayılı HMK.nun 209.maddesinin uygulama yeri yoktur.
Ne var ki sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun çözümü için 6100 Sayılı HMK. nun 209.maddesinin uygulanması gerekecektir. İmzaya itiraz hakkında uygulanması gereken İİK.nun 170/1.maddesi uyarınca itiraz, satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.Şu hale göre kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine konu edilen senedin imza inkarı nedeni ile sahteliğinin iddia edilmesi halinde İİK.nun 170/1.maddesi uyarınca satış dışında hiçbir takip işlemi durmaz.Ancak sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayanması halinde ise 6100 Sayılı HMK. nun 209/1.maddesinin amir hükmü gereği icra takibi olduğu yerde durur. Bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesi gerekmez. Borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce anılan madde uyarınca sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması gerekir. İcra müdürünün kararının taraflarca İİK. nun 16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceği tabidir. Öte yandan borçlu tarafından doğrudan icra mahkemesine başvurulmasına da yasal engel olmadığı gibi, hakim, 6100 Sayılı HMK.nun 209/1.maddesini re’sen nazara almalıdır.Pek tabidir ki mahkemece sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayandığının belirlenmesi halinde takip hukukunun özelliği ve ivedi karar verilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak, sahtelik davası bekletici mesele yapılmadan, sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir.O halde mahkemece, ceza davası dosyası ile menfi tespit davası dosyası getirtilip yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda sahtelik iddiası değerlendirilerek, HMK'nun 209. maddesinin olayda uygulanma imkanının bulunup bulunmadığı tespit edilerek; ayrıca borçlunun borca, faize, fer'ilere ilişkin itirazı ile ciro silsilesinin kopuk olduğu ve cirantadan çek tazminatı istenemeyeceğine yönelik şikayet nedenleri de incelenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; açıklanan hususlarda kararda herhangi bir gerekçe ve değerlendirmeye yer verilmeksizin, eksik incelemeye dayalı olarak istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2013/10279 Esas, 2013/19573 Karar Sayılı ve 28.05.2013 tarihli onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklı tarafın karar düzeltme isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 12. HD. 25615/30955: www.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi : 04.05.2019 ).
[24] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.36.; UYAR, Menfi Tespit ve İstirdat Davası, s.11.; KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.352.; UYAR, Talih; UYAR Alper; UYAR, Cüneyt : Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları, 4. Baskı, Ankara 2015, s. 13.;
[25] HMK 114/1-h " Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması"
[26] MUŞUL, s.108, s.157.
[27] "… Davacı, davalının borç ve dava tehdidi altında bulunması nedeniyle henüz icra takibine başlamadan önce yapılması muhtemel bir icra takibine karşı menfi tespit davası açabilir. Böyle bir menfi tespit davası açılmasında korunmaya değer hukuki yararın varlığının kabulü gerekir. İİK'nın 72. maddesi gereği henüz bir icra takibi yapılmadan önce menfi tespit davası açılması mümkündür. Öte yandan, somut olayda davalı mahkemeye göndermiş olduğu 01.02.2007 tarihli yazıda kredi kartı üyelik sözleşmesi nedeniyle 01.02.2007 tarihi itibariyle davacının 4.902.98 YTL borcu olduğunu bildirmiştir. Bu durumda davacının bu davayı açmaktan hukuki yararı olduğunun kabulü ile işin esasının incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 16.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi." (Yargıtay 13. HD. 10964/308: www.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi : 05.05.2019 ).
[28] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.44.; KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.353.
[29] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.26.; UYAR, Menfi Tespit ve İstirdat Davası, s.13.; KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.353.; MUŞUL, s.177.
[30] " … Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı "böyle bir borcu bulunmadığının saptanması" için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Alacaklının elinde İ.İ.K.nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu sebeple de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Kaldı ki, davacı/borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır. Diğer taraftan, davalı/alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması sebebiyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır. Tüm bu açıklamalar ve özellikle İ.İ.K.nun 72 nci maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesi karşısında, yerel mahkemenin, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu yolundaki gerekçesi ve buna göre vardığı sonuç isabetlidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme uygun olduğundan, davalı vekilinin esasa dair diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.01.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. " (HGK 18.01.2012, 19-622/9 : www.kazanci.com.tr, Erişim Tarihi : 01.05.2019).
[31] " … Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Somut olaya dönülecek olursa, yargılama sırasında davacı icra dairesine ödediği parayı tahsil etmiş olduğundan istirdat istemi konusuz kalmış ise de, davalı alacaklının her zaman alacağının tahsili için dava açma hakkı bulunduğundan davacının bu hukuki baskıdan kurtulmak amacıyla menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Ödeme emrine itiraz süresinin geçip geçmemesi ve dolayısıyla takibin kesinleşip kesinleşmemesi hukuki yarar bakımından sonucu etkilemez. Hukuki yarar dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Mahkemece bu durumda davanın esasına girilerek borç ve alacak durumunu tespit eder şekilde bir karar verilmesi gerekirken yanılgı ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi." ( Yargıtay 19.HD 13/02/2017, 6749/1043, www.kararara.com, Erişim Tarihi : 01.05.2019)
[32] HMK m. 115 " Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. "
[33] UYAR, Talih : Menfi Tespit ve İstirdat Davası s.12.; MUŞUL, s.161.
[34] HMK m. 115 " Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler."
[35] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.30.; UYAR, Menfi Tespit ve İstirdat Davası, s.23.; KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.354.
[36] İİK m. 72/2 "İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdu-rulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir."
[37] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.31.
[39] UYAR, Talih : Menfi Tespit ve İstirdat Davası s.24.
[42] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.355.
[43] HMK m. 391/3 " İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır."
[44] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.363.
[45] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.363.
[46] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.364.
[47] HMK m. 2 " Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir."
[48] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.364.
[49] HMK m.1 " Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir."
[50] UYAR, Talih : Menfi Tespit ve İstirdat Davası s.26.; UYAR, Talih; UYAR Alper; UYAR, Cüneyt : Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları, s.474.
[51] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.364.
[52] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.365.
[54]UYAR, Talih; UYAR Alper; UYAR, Cüneyt : Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları, s. 505.
[55] HMK m. 6 " Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."
[56] " … İİK'nun 72/son maddesi hükmünde menfi tespit ve istirdat davaları yönünden özel bir yetki kuralı öngörülmüş ise de, bu yetki kuralları kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenledir ki menfi tespit davasına bakan mahkemelerce kendiliğinden (re'sen) yetkisizlik kararı verilemez. Davada, dava dilekçesi ve duruşma günü usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edilmediği gibi, süresi içerisinde yerilen bir cevap ve yetki itirazı da bulunmamaktadır.Mahkemece açıklanan bu yönler gözetilmeden re'sen yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi." (Yargıtay 19.HD. 24.11.2005 T. 9308/ 11621: www.kararara.com, Erişim Tarihi : 06.05.2019).
[57] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.366.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.70.
[58] İİK 72/8 " Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. "
[59] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.367.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.76.
[60] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.365.
[61] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.77.
[62] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.367.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.78.; UYAR, Talih; UYAR Alper; UYAR, Cüneyt : Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları, s. 756. MUŞUL, s. 87.
[63] KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.83; KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.368., MUŞUL, s. 89.
[64] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.367.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.78.
[65] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.370; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.90.
[66] HMK. m. 200 " Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi,ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir."
[68] HMK. m. 193/1 " Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler."
[69] TMK m. 6 "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
[70] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.370.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.90., MUŞUL, s.79.
[71] HMK m. 190/1 " İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
[72] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.371.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.91.,MUŞUL, s.297.
[73] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.371.
[75] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.371. MUŞUL, s.320.
[76]"… III-Menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri:
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir…" (YHGK 10.06.2015 T. 2402/1532 : www.kararara.com, Erişim Tarihi : 10.05.2019)
[77] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.372., MUŞUL, s.320.
[78] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.372., MUŞUL, s.321.
[79] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.371., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.97.MUŞUL, s.320.
[80] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.374.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.115. UYAR, Talih; UYAR Alper; UYAR, Cüneyt : Olumsuz ( Menfi ) Tespit ve Geri Alma (İstirdat) Davaları, s. 845.
[81] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.374.
[82] HMK 303 " Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir."
[83] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.374., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.116.
[85] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.374., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.116.; MUŞUL, s.425.
[86] İİK 72/4 " Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. "
[87] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.375., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.116.; MUŞUL, s.424.
[88] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.375., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.118.; MUŞUL, s.425.
[89] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.313.
[90] İİK 68/a, V " Yapılacak duruşmada, yukarıda yazılı mazerete dayanmaksızın, borçlunun hazır bulunmaması halinde icra mahkemesince başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilir. Duruşmaya gelmeyen borçlunun itirazının muvakkaten kaldırılmasına ve hakkında para cezasına karar verilebilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır."
[91] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.318.
[92] İİK 68/a, VI " İcra hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği takdirde borçluyu sözü edilen senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. "
[93] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.376., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s.120, 121.
[94] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.376., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 121.
[95] Yargıtay 19. HD. 3.05.1995 T., 8520/4075.
[96] İİK 68/son fıkra " İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmi-den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. "
[97] İİK 72/4 " Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez."
[98] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.376., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 121.
[99] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.377., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 122. MUŞUL, s.435.
[100] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.377, 378., KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 126. MUŞUL, s.439.
[101] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 378.
[102] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 378.
[104] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 378.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 134.
[106] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 378.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 138.
[107] İİK 74/4 " …Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz."
[108] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 379.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, s. 139.; MUŞUL, s.441.
[109] İİK 74/4 " … Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır."
[110] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 379.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 149.
[111] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 381.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 159.
[113] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 381.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 159. MUŞUL, s.376.
[114] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 382.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 161.
[116] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 382.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 162.
[117] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 382.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 162. MUŞUL, s.376.
[118] İİK 72/V " Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur."
[119] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 382.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 162. MUŞUL, s.377.
[120] İİK 72/5 " İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir."
[121] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 382.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 163. MUŞUL, s.380.
[122] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 383.
[125] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 383.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 166,167.
[126] İİK 68/a, VI "Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar."
[127] İİK 68/son fıkra "Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açar-sa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar."
[128] İİK 68/a son fıkra " Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar."
[129] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 384.; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 167.
[130] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 385; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 168,169; MUŞUL, s.389.
[131] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 385; KURU, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 169.
[132] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 385.
[133] HMK m. 319 " İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar."
[134] KURU, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s. 385.;Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası s. 169.; MUŞUL, s.389. UYAR, s. 227.
[135] Yargıtay 19. HD. 4.12.2000 T. 7027/8384, MUŞUL, s.382.; UYAR, s. 224.